Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Erzurum’a gelişinin 97’inci yıldönümü kentte törenlerle kutlandı. Tören, Atatürk’ün şehre giriş yaptığı tarihi İstanbulkapı önünde düzenlenen yürüyüşle başladı. Yürüyüşe Erzurum Valisi Seyfettin Azizoğlu, 9. Kolordu Komutanı Korgeneral Şeref Öngay, Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, kurum amirleri ve askeri erkân katıldı. İstanbulkapı’dan başlayan kortej yürüyüşü Havuzbaşı’ndaki Atatürk Anıtı önüne kadar mehteran takımı ve bando eşliğinde devam etti. Atatürk Anıtı’na çelenk sunumu, saygı duruşu ve akabinde okunan İstiklal Marşı ile devam eden törende Başkan Sekmen, günün anlam ve önemini ifade etti. Sekmen, “Tarih 3 Temmuz 1919’dur. O, önemli ve tarihi günde davet edenle, davet edilenin, Vatansever Erzurum insanı ile Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal Paşa’nın Palandöken Dağı eteklerinde birbirlerine kavuşarak, bütünleşerek Milli Mücadele hareketini bu tarihi Müslüman-Türk coğrafyasında, Erzurum’da başlatmışlardır” dedi. “3 Temmuz 1919 günü Erzurum’da bir millet hareketi başlamış ve bu hareket Milli Mücadele boyunca bütün vatan sathına yayılmıştır” diyen Başkan Sekmen, şöyle devam etti: “Mustafa Kemal Paşa ve Erzurum insanını bu coğrafyada bir araya getiren, bu birlikteliğin gerçekleşmesinin temel amacı Türkiye’nin bütünlüğünü, milletin bağımsızlığını yeniden elde etmesi ve millet egemenliğe dayalı, bağımsız Türk Devleti’nin ebedî-müddet yaşaması ideali olmuştur. 1919 Türkiye’sindeki şartları milli duyarlılıkla tespit eden Mustafa Kemal Paşa, memleketin çeşitli bölgelerinde kurulan milli hareketler arasında Erzurum’u seçerek buradaki milli teşkilatın başına geçmesi şüphesiz Erzurum insanına duyduğu bağlılığın, güven duygusunun bir ifadesi olduğu, tarihi bir gerçektir.”
“MİLLİ MÜCADELE ERZURUM’DA BAŞLAMIŞTIR”
Başkan Mehmet Sekmen, konuşmasında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün milli mücadele yıllarında Erzurumluların kendisine gösterdiği ilgiyi de anlattı. Sekmen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mustafa Kemal Paşa, Samsun’a ayak bastığının altıncı gününde Erzurum’daki 15. Kolordu Kumandanı Kazım Karabekir Paşa’ya çektiği şifrede Milli mücadele hareketini kısaca şöyle tanımlıyordu: ‘Umutlar kaybolmuş değildir. Bu durumdan memleketi ancak Türk Milletinin bağımsız yaşama şuuru ve mücadele azmi kurtarabilecektir. Bu şuur ve azimle memleketin muhtelif bölgelerinde kurulmuş olan Müdafaayı Hukuk Cemiyetleri ile kendini göstermektedir. Ben bu durumu buradan izlemekte ve bu kuruluşların kuvvetli olduğunu görmekteyim. Bunlardan biri Balıkesir’de kurulan Redd-i İlhak Cemiyeti öteki de Erzurum’daki Müdafaayı Hukuk Cemiyeti’dir’ Mustafa Kemal Paşa, Erzurum’da gördüğü ilgi ve alakayı 1924 sonbaharı gezilerinde Erzurum’a ikinci kez giderek halka yaptığı konuşmalarında şöyle anlatır: ‘Benim buraya gelişim, bütün milletin ateşten bir çember içine alınmış olduğu bir zamana rastladı. Bütün millet bu çemberin içinden nasıl çıkacağını düşünüyordu. Memleketin batısı düşman işgaline terk edilmiş ve oradaki halk silaha sarılmış, buranın ahalisi ise memleketin felaketten kurtulması için ayağa kalkmış bir durumdaydı. Ben işte böyle bir zamanda Erzurum’a geldim. Burada gördüğüm içtenlik, mertlik, gönülden bağlılık, benim memleketi kurtarmak için her türlü özveriyi yapmam konusundaki azim ve gücümü artırmıştı’ Mustafa Kemal Paşa, Türk milli mücadelesini Erzurum’dan başlatmıştır. Erzurum’un o tarihlerde işgal altında bulunmaması, çok güvendiği dava ve silah arkadaşı olan Kazım Karabekir Paşa’nın 15. Kolordu Kumandanı olarak Erzurum’da bulunması, Erzurum’un en teşkilatlı vilayetlerden yani Vilâyât-ı Şarkiye-i Müdafaayı Hukuk Cemiyeti’nin yoğun çalışması, Mustafa Kemal Paşa’nın Erzurum’u seçmesinin sebeplerinden sayılabilir.”
“ERZURUM’UN ATATÜRK’ÜN SİYASİ HAYATINDA ÖNEMLİ BİR YERİ VARDIR”
Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Erzurum’un Atatürk’ün siyasi hayatında önemli bir yeri olduğunu kaydetti. Başkan Sekmen, şöyle dedi: “Mustafa Kemal Paşa Nutuk’ta Erzurum’u şöyle anlatıyor: ‘Çok sevdiğim askerlik görevimden ayrıldıktan sonra bütün Erzurum halkının ve Vilâyât-ı Şarkiye-i Müdafaayı Hukuk Cemiyeti’nin Erzurum şubesinin bana karşı pek açık olarak gösterdikleri güven ve yakınlığın ben de bıraktığı unutulmaz hatırayı açıkça belirtmeyi görev sayarım. Cemiyetin Erzurum şubesinden aldığım 10 Temmuz 1919 tarihli yazıda cemiyetin başına geçerek başkanlığını kabul etmemi teklif ediyorlar, birlikte çalışmak üzere seçtikleri beş kişinin adlarını bildiriyorlardı. Bu beş kişi Raif Efendi, Emekli Binbaşı Süleyman Bey, Emekli Binbaşı Kazım Bey, Albayrak Gazetesi Müdürü Süleyman Necati Bey, Dursunbeyzade Cevat Beyler idi’ Mustafa Kemal Paşa’nın siyasi hayatında Erzurum’un çok büyük yeri ve önemi söz konusudur. Erzurum’un vatansever insanı, Mustafa Kemal Paşa’yı millî mücadelenin lideri olarak görmek ve bu kıvancı yaşamak düşüncesi ile 10 Temmuz 1919’da milli teşkilatı olan Vilâyât-ı Şarkiye-i Müdafaayı Hukuk Cemiyeti’nin başkanlığına getirmiştir. Millî bir kongre olan Erzurum kongresinin başkanlığına seçilen Mustafa Kemal Paşa, kongre sonunda millî mücadelenin ilk hükümeti olan 9 kişilik Temsil Heyeti’nin başkanlığına da getirilmiştir. Erzurum insanı Mustafa Kemal Paşa’ya 27 Ağustos 1919’da şehrin fahri hemşeriliği payesini vermiş ve Kasım 1919 tarihinde yapılan seçimlerde Son Osmanlı Mebuslar Meclisi’ne de Erzurum mebusu olarak seçmiştir. Bağımsızlık davasına inanmış yüce Türk milleti ile bu kutlu davanın, milli mücadelenin önderi Mustafa Kemal Paşa ile birlikte bundan 97 yıl önce 3 Temmuz 1919’da başlatılan milli mücadele, kongre salonlarına, meclis kürsülerine, cephelere taşınarak milli hedefe ulaşılmış, millet egemenliğine dayalı, bağımsız yeni bir Türk devletinin temelleri atılmıştır. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, onun silah arkadaşları ve Aziz vatanımız uğruna dünden bugüne canlarını seve seve feda eden tüm şehitlerimizi, rahmet ve minnetle anıyor, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum. Yüce Allah, terörle mücadelede görev yapan kahraman ordumuzu ve emniyet mensuplarımızı her daim muzaffer eylesin. Şunu ifade etmek isterim ki dost düşman şunu bilsin. Bu milletin toprak bütünlüğü, bağımsız ve hür yaşama düşüncesini yıkmaya kalkmasın. Misak-ı Milli sınırları içerisinde adı, sanı ne olursa olsun devletimize başkaldıran gerekli cevabı alıyor ve herkes alacaktır.”